
Hayatı bir kadın zarafetinde kucaklayan, varlığıyla gittiği her
yeri neşelendiren kahkaha dolu bir insan. Çok öğrendik beraber, çok öğretti.
Bir insan hep mi neşeli olur? (Sonradan dış dünyanın asık suratlılığına
alışmamı zorlaştırsa da!) Olurmuş, oluyormuş.
Herkesin annesi özeldir. Sevgi’mm de çok özeldi. Güzelliği her
zaman kendiyle bütünleşen bir dünya. Adının gizeminde saklı kalmış bir duygunun
gerçek dağıtıcısı...
Sonra bir gün gidiverdi bu dünyadan. Her birimize o sonsuz
sevgisini bırakarak. Eskilerde çok üzüldüm buna, yaş kaç olursa olsun, anneler
farklı. Ruh özlüyor, oturtamıyor; boşluğu doldurmak isterken bambaşka yönlere
kayıyor toparlayamıyor. Sonra zamanla uyum sağlıyor. Ya da en azından bu çabayı
gösteriyor. “Hayat bu!” denilen basit bir cümleyle gerçekle yüzleşiveriyor.
Bunu anlatıyorum, hayatımda son dönem edindiğim örneklerle ve onların hayatla
kavgaları adına önem taşıyor.
Demem o ki aslında “hayat bu!”...
Bir varlığın diğerine üstünlük kurma çatışmalarının dışında;
muhteşem bir uyuma sahip. Buna ilk izin veren atalarımızın döneminden bugüne
üstünlük yarışında enteresan bakış açımla eşitlik söz konusu....
Kısaca bu dünyada kazanan, kaybeden yok...
Bir zaman gelir, en yenilmez olur; dünyaları yaratır kocaman
olursun...
Sonra bir an gelir o yaratığın dünyaların altındasın.
Zıtlıklar alanı bizim dünyamız; her şey iki... Güzel-çirkin,
iyi-kötü, zengin-fakir, tembel-çalışkan... Var mı bir üstünlük? Bugüne kadar
edindiğim deneyimlerle rahatça diyebilirim ki “yok”...
Olamaz da. “Yegane yaratılış farkındalığı” diyorum buna. Hayatı
böyle anlamlandırmanın neşesini sürüyorum. Bir gün kazanır; bir gün kaybedersin
dengesinde. Bu aşamaya gelinceye kadar direnmedim mi, çabalamadım mı? Aslına
bakarsan epey bir uğraştım da. Sonuç mu? Bir “hiç”. Umutsuzluğun hiç’i değil
bu. Tam tersine kazanımların “hiç”i.
Farkındalığa ulaşmanın getirmeye başladığı bu “hiç”lik duygusu,
aslen kavgaların, sürtüşmelerin, rekabetin, savaşın “hiç”i. Dirençlerin,
ben’lerin “hiç”i.
Hayatıma eklediği ise, yargısızlık... Ve en önemlisi denge...
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
TURGUT UYAR
Fot: Teoman Murat Demiroğlu
Sevgili Hande
YanıtlaSilYemek Blog Yazarı olarak uğradığım sayfanızda, yazıyı okuyup kendime gelemedim...Ne diyebilirim ki ,siz zaten özetlemişsiniz böyle bir durum karşınızda duyguları.Hayatta her şey bizler için. Sevgiler.
Hayatın hediyeleri diyorum ben onlara artık gitmiş olsalar da 😊sevgiler...
SilTurgut Uyar'ın şiirine bayıldım.
YanıtlaSilBende çok seviyorum... ayrıdır o...
SilCanım benim ne güzel yazmışsın.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. ..Sevgiler
SilAllah rahmet eylesin.. Yıllar geçse de alışamaz insan.. Sonra da "hayat bu" deyip denge kurmaya çalışırız.
YanıtlaSilAnneniz hep o kahkahalarıyla kalsın aklınızda. Sevgiyle kalın..
Teşekkür ederim. Sevgiler 😊
SilSevgili anneciğinizin ve daimi evlerine uğurladıklarımız nurlar içinde mekanları cennet olsun inş.
YanıtlaSilÇok güzel ve duygu yüklü olmuş yazınız. sevgiler.
Amin Hatice Hanım...Sevgiler😊
SilSüper cümleler (:
YanıtlaSilYüreğinize sağlık... Bayıldım
YanıtlaSilnur içinde yatsın.. alışılmıyor,7 sene oldu ben de kaybedeli,annem gideli..
YanıtlaSilkaleminize sağlık...:(