
Hayat
gibi, hep bir adım ötede tutuluyorum artık.
Farklı
coğrafyalarda, bambaşka hayatlarda hep böyle. Zincirlendim başka başka hallerin
sonuçlarına. Hep tetikte yaşam...
Yaşam,
milyarlarca türün bir arada olma hali. Birbirinden farklı, sonsuz sayıda birlikteliğin
sembolü. Her biri birbirinden farklı fikirlere, inançlara, inanışlara,
söylentilere, hikayelere, efsanelere sahip toplulukların alanı.
Her biri
kendince hakim, sahip olduğu alana. Tıpkı yaşam içindeki prototip dünyalardaki
sahiplikler gibi. Duygularda mı sahiplik yoksa? Kişiye özel, yaşama özel?
Öyle
olsa da küçük yüreklerde kaldım ben. Onların kalplerinde ışıldıyorum. Büyükler
dünyası da seviyor beni ama öyle çekingen, kimseler görmeden, duymadan, fark
etmeden yaşatıyorlar beni. Kardeşim “utancı” davet ediyorlar hemen yanlarına,
ben geldiğimde yakınlarına; ya da “korkuyu” çağırıyorlar. “Biri beni seninle
görmesin” telaşında.
Bugünlerde
kaçılıyor benden...
Anlıyorum
ki artık beni istemiyorlar... ”
Sesli düşündüm ben bugün “mutluluk” adına. Onun
penceresinden bakarsan dünyaya “nasıl oluru?” merak ettim. Biraz üzgün hissettirdi
bana kendini.
Gerçekten istemiyor mu yaşam artık onu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız Bizim İçin Çok Değerli..