berna şirin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
berna şirin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mart 2015 Salı

kadın olmak

Bir kadın ne zaman vazgeçer kendinden. Çocukken, ergenliğinde, büyüdüğünde. İlk kez cinselliğini fark ettiğinde ya da doyasıya yaşayamadığında kendini. Bir kadın kendinden ne zaman vazgeçer?

Geçmişte içini gıdıklayan, kendini keşfettiğinde hayatından akıp giden neşeyi, coşkuyu öylece bırakmanın derinliği anlatmak istediğim. Bir kadın kendinden vazgeçtiğinde başlar bedenin de acıları. Kendini besleyemeyen, kendini şımartamayan, kendini onurlandıramayan kadının kendince yok oluşunun hikayesi başlar tam da o zaman.

Her kalktığında kendinden değil, içinde hareket eden, bedenini hareket ettiren ruhuna bağlı oynayan bir kukla gibi. İçinde gerçekten kalıcı olan dururken dışardan bakınca kimisi güzel, kimisi çirkin, kimisi seksi, kimisi erkeksi tonlarca kadın var olur hayatta.

Kendini anlatamayan, kendi olamayan bir sürü mutsuz yürek...

Her şeye sıkı sıkıya bağlı, var ettiği değerlerin kontrolünde, içinde dışarıya çıkmaya çalışanı olabildiğine baskılayan... Milyarlarca örneği var bunun. Güya kendi olan kendini tanıyamayan.

Ben ne zaman vazgeçtim kadın olmaktan? Yıllardır normalin bu olduğuna inandırdığım ruhum ne zaman başladı isyana? Bu sen değilsin diye haykırmaya? Sonrada utanıp kendine kapanmaya.

Bunun ben olmadığını bildiğin halde yaşamaya devam etmek, her bir adımda kendiyle yol alanın uzaklaşmasıyla fark ettim ben bunu. Ben bende; ruhum bedenimde çatışmaya başladığında anladım bir terslik olduğunu. Bir tarafım kendiyle uyumdayken, diğer yanım dur bakalım ne oluyor kavgasındaydı.

Olabildiğince de vazgeçmişti ruhum bedenime söylemekten. Daha dişi, daha kendi olmaktan bir zaman vazgeçmişti bedenim ona dönmek de ara sıra aklına geliyordu ancak kısa süreli akışlarda hemen vazgeçilen kısacık zaman dilimlerinde. Bedenim kendi ihtiyaçlarını bile inkar eden durumdaydı. Kadınca davranışlarsa terk etmişti beni. Yüreği çırpınan bir çocuk gibi hayata tutunma derdinde oradan oraya savrulan bir ruh. Beden desen ruhla beraber ama onun istekleri değil de kendini bırakmanın telaşında. Yıllar geçti böylece... Kadın olarak kadınca hislerden uzak.

Sonra zamanın birinde tanıştım şirin bir esmer kadınla. Esmer kadın güzeldi, yüreği de kendi de.

Sonra sonra başladı değişimler çalışıyorduk birlikte. Sonra bir gün farklı bir enerjiyi deneyimledim onunla hooop değişiverdi her şey. Deneyimlediğim tam olarak ne bilmiyorum, sıkışmış ruhum bir anda parladı içimde. Genişlemeye başladı bedenimde. Bedenimden bile dışarıya taştı desem abartmış olmam. Beden parlar mı dışarıdan “evet”. Beden, hissettirir mi kendini dışarıdan “evet”.

Akmaya başladı enerjisi, benden, topraktan, havadan yanına yaklaştığım bir çiçekten. Durmadan akan, kendine de alan doğayla bütün hisseden bir ruh. Bedenime üflendi yeniden sanki. Bembeyaz bir ışıltı var içimde. Bedenimi tüm olarak hissedebiliyor, yaşadığım her bir anı duyumsayabiliyorum. Ruhum kadın olarak bedenimle beraber. Ruhum ışıldayan bir şeffaflıkta. Bazen taşıyor, bazen akıyor, bazen de duruyor yeniden.

Kırılganlığı, cesareti, bağırması, ağlaması değişti ritmimin. Sabah kalktığımda gördüğüm ben yıllar önce her baktığımda muhteşem dediğim ben. Senelerdir neredesin? Nereye gizlendin?

Senelerdir arkalarda bir yerlerde kalan ben, kendiyle yüzleşti. Engeller çıkartıp ertelenenler bir bir hayata geçmeye başladı.

Bir kadın kendinden vazgeçtiğinde durur zaman. Akan sadece yıllar olur. Bir kadın kendini bulduğundaysa kendiyle beraber çevresindeki her alan artar, çoğalır. Kadın kadınca hislerle kendi olur. An olur, yaşam olur...


SYMRNAİZ BÜTÜN HAKLARI SAKLIDIR. ©2014

TASARIM-GULTASARİM