Bu yazıyı yazarken bile bir sürü engel
koyduğumu fark ediyorum. Düzgün, anlaşılır, okunaklı olsun. Oysa bu akan sadece
kendiliğinden. Kendi haline bıraktığında geliveren. Büyütmeye, şekillendirip
kalıplara sokmaya gerek yok ki.
Kalıplaşan, katılaşan yerine başka bir şeyler
söylemek daha kendin oluyor zaten. Yapmacılıklardan sıyrılmakla açığa çıkan
yetenekler de seninle beraber seni taşıyor. İspatlamak durumunda kalmadan.
Engelleyicilerin kimi bir insan, kimi kendi
korkularınla vücut buluyor. Oysa dün bir arkadaşım hatırlattı bana bunu; “onu
vücuda döndüren sen misin?”
Aynen onu tehdit edici bir biçimde algılayıp
durdurduğumuz ne çok yeteneğimiz var aslında. Mucizeler dünyasının mucize
varlıklarıyız. Bir anne bebeğinin ilk kalp atışını duyduğunda bunun bir mucize
olduğuna inanır mesela. Beş duyu organlarıyla da fark edilebilen. Oysa mucize
sadece görülen, duyulan, dokunulan mı?
Mucizelerle dolu dünyanın buna inanmayı
reddedenleriyiz galiba. Evet, mucizeler var: “bana uğramıyor” diyenlerle;
mucize var: “ben de olan mucize değil” ama diyenlerin çarpışması. Ya da topluca
reddedenlerin.
Mucizeler var! Gözle görülmese de; elle
tutulmasa da var. Mucize ilk kalp atışı duyulan olarak sensin işte. Mucize hiç
durmadan devam eden nefesin mesela. Başka yerde aramanın lüzumu var mı? İçinde
var olanı engellemekle sıradanlaşanların sıkıntılarına gömülmek de bir tercih.
Dışarıda bir şeylerin değişmesi gerekiyor ben de bundan sorumluyum diyenlerinki
de. Kimse kimseden üstün değil, kimse kimseye rakip değil. Herkes bu yolda kendince
bir yolun gideni. Aynı yöne aynı yere çekilmeye direnç gösteren ruhlara da
saygı duymalı.
O yol onun yolu değilse, ağırlaştırır onu.
Sana iyi geldiği için herkese iyi gelecek bir kural değil ki yaşamak. Herkes
kendi payına düşeni alıyor. Aslında bedenler de buna uygun davranışlar sergiliyor.
Kendine fazla gelen dışarıda kalıyor, sadece yöntemsel olarak değil. Bakın
çevrenize sizinle birlikte ilerleyen herkes 10 yıl, 20 yıl hatta öncesiyle aynı
mı? Birkaç istisna dostluk dışında büyük ihtimalle değişti birçoğu. Bu da
yaşamın hediyesi aslında. Olanı, geleni olduğu gibi kabul etmek...
Hatta belki bundan bir sene önce size iyi
gelen şu an yanıt vermiyor beklentilere. O zaman hem bu inancı, hem
beklentileri, hem de denedikleriniz değiştirmek adına yepyeni bakış açıları
bulmanın da zamanı. Hadi serbest bırakın, bırakın ki hayat size mucizelerini
sunmaya başlasın…
Fotoğraf: Kuzey Mert Demiroğlu
ben de karmaşık düşünceler içindeyim, ölümler, hastalıklar vs vs
YanıtlaSilAslında yazımda da dediğim gibi mucize kendimiziz, dünyayı bu noktaya getirenler de… Tüm bu gerçeklik içinde serbest bırakmayı seçiyorum. Mucizeler seni de bulsun dileklerimle. Sevgiler...
SilMucize içimizde ♡♡♡
SilAslında mucize biziz..
YanıtlaSilÇocukken kolaylıkla kabul ettiğimizi yaş ilerledikçe unutuyoruz sanki. Oysa evet "mucizenin ta kendisiyiz". sevgiler...
Sil