Sosyalleşme davranışlarımızdan arkadaşlık
edinme takılıyor bugün zihnime. Nerede, nasıl başladığının önemli olmadığı bu
ilişkiler zincirinin her bir halkasının değeri, yaşama ekledikleri,
eksilttikleriyle bütünü oluşturuyor.
Yaşamın bu en vazgeçilmez destek mekanizması,
aynı zamanda insanın kırgınlıklarının, en acıtanın kaynağına da dönüşebiliyor.
Dedim ya nasıl başladığı değil de, sonlandığı takılıveriyor akıllarda. Zamanın
bir yerinde en değer verdiğin olurken; bir anda dönüşen ve artık yüzünü bile görmek
istemediklerine dönüşebilme potansiyeli her birimiz için var.
Tam da ben artık uzaklaştım dediğimiz noktada
ortaya atılan bir cümle ya da bir karşılaşma anında hissedilen sinirlilik
durumu. Sevmekten vazgeçer mi insan? Sevginin o kadar kolay şekil
değiştirebildiğini düşünmüyorum. Ya değer vermek? Verdiğin değerlerin balon
köpüğü kıvamında olması sağlar bu kadar sığlığı...
Her bir katkı sunan, değerdir kendi adıma. Her
birine bana öğrettikleri için minnettarım, çözemediğimse kendimce bir karmaşa.
Görmeyi reddettiğim bir gerçeklik. Sarf ettiği bir cümlede kendimi yakaladığım
dostumun, kendinde yarattığı düşmanlığın resmi. Mesele ona göstermek belki de.
İşte tam bu noktada kendine dönüşün en büyük adımı. Onun bana gösterdiği ne?
Bu kendinde görmeyiş aslen, varlıksal olarak
kişinin kendinde de bir körlüğü tanımlıyor. Bana kızdığı her an aslında kendine
kızdığının, sinirlendiğinin farkındalığında değil. Ben ona kızdığımda onun
bana, beni gösterişinde körlüğümün başlangıcı.
Kişinin karşısında her bir varoluş, aslen
kendi içerisinde bir düğüm. İyi-kötü. Her birimizde aslen kendimiz. Dünyanın
sana, seni gösterme biçimi. Alıp kabul edebilme niyetinse, yaptığın bu
davranışta değişimi onaylama da senin ellerinde. Dışında gelişen her bir olayın
tetikleyicisi olarak hayatına davet edeceklerini belirleme şansı aslında.
Hiç özlemiyor muyum? Özlüyorum. Hayatıma giren
her bir giden, öğrettikleriyle var etti. Doğru-yanlış, güzel-çirkin ben’leri yepyeni
düşünme alanlarına hazırladı. Şu an halen yaşamda beraber olduklarımsa
öğretmeye, deneyimletmeye devam ediyor.
Yaşamın bu döngüsü ruhumun aynalarına
götürüyor beni. Sadece tanımak değil, kendimi bana tanıtmak anlamında. Karmaşık
değil, basit bir ilişkiler zinciri sadece görmek isteyene sunulan bir
armağan…
Fot: Kuzey Mert Demiroğlu