6 Aralık 2014 Cumartesi

Bugünün önemlisi "özgürleşme"


Yaşamın hepimize farklı yollarla öğrettiği pek çok deneyim var. Büyük ölçüde yaşanmışlıklar belirliyor bireysel yaşantılarımızı. Hal böyle olunca da deneyimlerin beraberce yaşanması birbirine koşulsuzca bağlanmayı da getiriyor ilişkiler bağlamında.

Oysa birey kendi başına da o deneyimi yaşayabilecekken, kolaylaştırıcı ya da hızlandırıcı olarak yanına katılanla gönüllü kurulan ilişki bir anda bağımlılıklar ve beklentiler yumağına dönüveriyor. Karşılanmayan beklentiler yığınlara dönüşmeye başladı mı işte ilişkinin tıkanıklığı...

Bu durumun aslında yaşamımın pek çok alanında var olduğunu fark ettiğimde başka bir sorun yumağıyla daha karşı karşıyaydım. Hem de bu sadece benimle bağlantılı değildi. Çevremdeki herkesi, belki de her şeyi kapsıyordu.

Şimdi böyle bir durumda karşılıklı beklentiler devreye giriyor; haliyle karşı tarafın da senden bekledikleri var. E kendince o da haklı. Ama devam edilmesinin sana ağırlığı daha fazla.

İşte böyle “hayır” denilemeyen, ilişkiler arasında kalakalmıştım. Gerçek olan benin yavaş yavaş açığa çıktığı bu durumlarda ruhumun alttan verdiği “şimdi bunu kabul ettin de gerçekte istediğin bu değil ki” fısıltıları da giderek ağır basmaya başlamıştı.

Bir yandan dengelenme çalışmaları, diğer yandan dengelemenin gerektirdiği ilişkiler. Kaldı ki bu hayatın her alanında...

Seçimler bir bir karşıma dizilirken, sadece karşı tarafı düşünen, kendi istedikleri doğrultusunda hareket etmenin iplerini sürekli başkalarına veren olduğumu fark ettim. Hem de öyle ki kendi üzülmemi göze alarak. “Aman ne olacak canım o mutlu olsun”, “şöyle yapayım onun çok hoşuna gider”, “ya şimdi hayır demeyeyim üzülür” gibi sadece karşıya dönük bir yapının içindeydim. Hayır bu sosyal ilişkiler de tamam da; mesleki düzeye geldiğinde bana en fazla kaybettiren olduğunu şimdilerde çok iyi anlıyorum.

Başkaları için, onların mutluluğu, başarısı için çalışmak sen de beklentilerini karşıladığın müddetçe olumlu bir davranış biçimi. Tek taraflı veren olduğun ortamlarda bulunmak ise senin seçimin; gönüllülüğün...

Bu gönüllülükte seni artık aşan, rahatsız eden, fazladan beklenen her talep seni de karşıyı da yoran bir deneyime dönüşüyor.

Peki ne yapacağız?


Bir kere bu ilişkilerin kendimiz tarafında olan sorumluluğunu kabul etmek iyi bir başlangıç olabilir. Sonra bu ilişkinin gerçekte hayatında oturduğu yer neresi?
Ve bu ilişki gerçekten mutluluk kaynağı mı?

Bu hayatta herkes kendiyle yeterince uğraşıyor zaten; iş, aile, farklı toplumsal çevreler... Bu karmaşada ağlayabildiğin kadardan fazlasını paylaşabildiğin, mutlu birlikteliklerin içerisinde olmak da değerli.

Burada haklı, haksız yok...

İlişkilere, o yapılara izin vermek öncelik. “Hayır” diyebilmek...

Bana gelince, durumdan nasıl çıktım? J

Sorarak, Access®’in yargısızlık enerjisi içerisinde ürettiğim sorularla, bağımlılıklarımı, ilişkilerimi, takıntılarımı, mutsuzluklarımı ve en önemlisi BEKLENTİLERİMİ sorarak bırakmayı seçtim. Sormaya da devam ediyorum...

İlişiler düzeyinde kimi, isteyerek kendiliğinden gitti, kimi bana kızdı; kırıldı gitti; kimi hala var ama artık “hayır diyebildiklerim” arasında, kimi kırgınlıklar yaratıp gitti ( o da bir seçim :)), kimiyle ilişkilerim hakikaten böyle daha da düzeldi, güçlendi.

Bu bir seçim, hayat senin; içinde beraber yaşayıp deneyimler aldığın herkes değerli. Sen de değerlisin....

Bugüne kadar bana bu yolda farkında olarak olmayarak binlerce deneyim hediye edenlerin tümüne sevgilerimle....


İyi ki bir şekilde hayatıma girdin, iyi ki benimle olmayı (bazıları kısa dönemeler halinde de olsa :)) seçerek beni onurlandırdın...

Share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Çok Değerli..

SYMRNAİZ BÜTÜN HAKLARI SAKLIDIR. ©2014

TASARIM-GULTASARİM