7 Aralık 2014 Pazar

Ne menem şey bu enerji?



Kendimle çıktığım bu süreçte beni en çok heyecanlandıran olaylardan biri de bu enerji meselesiydi...

Öğrendiğim güne kadar sadece dışarıdan kaynaklı olduğunu düşündüğüm, aslen üreticilerinden birinin de ben olduğum gerçeğini öğrenene kadar. “Yahu ben enerji falan üretemem” dediğim anları hatırlayıp gülüyorum.

Var olan, seninle bütünleşmiş hatta sen olan bir şeyi elbette üretemezsin ama kullanmayı öğrenebilirsin.

Örneğin şu an buraya genelin tümüne yönelik oldukça olumsuz ifadeler içeren bir yazı yazsam, kendimde dahil seninle beraber tonlarca insanın enerjisi yerle bir etme ihtimalinden söz ediyorum. Bu olur mu? Evet, oluyor. Bilim insanları bitkilerde bunu kanıtladı. Düşün ki bunu her gün kendimize çevremize yapıyoruz.

Hep söyleyecek, yapacak olumsuz bir şey var. Bu anlattığım da yeni değil... Senelerdir ifade ediliyor.

Yapılacak olansa zor değil, bedeni ve ruhu olumsuza endekslemeden yaşamayı öğrenmek. “Bu kadar yaşanan arasında?”, "senin dünyadan haberin yok her halde?” gibi soruları sıraladığınızı biliyorum; zira bu ve daha fazlasını ben defalarca defalarca sordum.  Sormaya da devam ediyorum. Burada asıl olan kendi yaydığın enerji...

Hadi bu enerjini kimlerle paylaşıyorsun bir bakalım; Uyandığın an bu enerji vücudundaysa, öncelikle kendi bedenin ve doğayla; yanında uyuyanla (ki bu çoğunlukla sevgilin, eşindir); kalktın evde bulunan her türlü canlıyla (Kedi, köpek, kuş, balıklar ....); çocuğun varsa onunla... Bitti mi? Hayır bu sadece evde bulunduğunu düşündüklerimiz...

Çalışman, çalışmaman önemli değil, dışarı çıkman çıkmaman da; zira bu enerjiyi farkında olmadan komşunla da paylaşıyorsun kaldı ki o da seninle; arkadaşların, ailen  bu liste uzaarrr gider. Sadece sen olarak yaydığın bu enerjiyi dünyaya veriyorsun. Onun sana sundukları karşısında onun bir parçası olarak...

Şimdi bu gerçekle ilk yüzleştiğimde, yüzümü buruşturduğumu hatırlıyorum. “O kadar da değil” dediğimi. Sonra sonra deneyimleyerek farkındalıklarımın arttığı süreçte bunu gözlemleyebildiğim zamanlar da oldu. 

Çocuklar ve hayvanlar en fazla buna açık olanlar... Bir şey söylemenize, yapmanıza gerek olmadan hissedebilen yapıları; açık duyarlılıkları. Yanında olan biteni sadece hissedip saatlerce ağlayabiliyor, “susmuyor bu çocuk; uyumuyor” diyen arkadaşlarım var benim; soruyorum “sen nasılsın?”. Çoğunlukla yorgun, uykusuz, karışık, sinirli... İşte o zaman öncelik senin... Eee, diyor küçük bebek onu ne yapacağım? Onunla beraber, onu da sakinleştirerek yola devam etmeye ne dersin diyorum? Bayılıyor bu fikre... Bu mümkün... Sadece küçük bebeği olanlarla sınırlı değil konu. En hissedilen durumlardan olduğu için anlattım onu. Kendini sakinleştirmiş bir anne baba; hayatın onlara sunduğu bu mutluluğun anlarını boşa harcamaz....

Şimdi çevrende herkesi yaşça daha küçük düşün, onlara yaydığın enerji düzeyini hissetmeye çalış. Dünyayı boşver demiyorum; bugüne kadar denenmemişi dene kendinin de bu dünyanın, doğanın bir parçası olduğun ve onunla karşılıklı paylaşım içinde olduğunu fark et...

Bu pazar sabahı, aç pencereni hava soğuk-sıcak düşünme; bırak doğa sana en doğal yaşam kaynağını sunsun; Oksijen J Doldur ciğerlerine, seni gülümsettiğini hissedene kadar... Bugünü kendi günün seç, yapmayı sevdiğin basit seni mutlu edenlerle ödüllendir kendini, aileni, çocuklarını, sevdiklerini...

Yaşadığın evi, tüm dünyayı… 


İyi pazarlar...

Share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Çok Değerli..

SYMRNAİZ BÜTÜN HAKLARI SAKLIDIR. ©2014

TASARIM-GULTASARİM