17 Aralık 2014 Çarşamba

Başkalarından satın aldıklarım...

Dün akşamdan beri düşündüğüm bir konu var. Nasıl anlatsam? Neyi örneklesem? diye aklımı kurcalıyor. Zihnin bu oyunları, her daim bizimle haberin olsun. Dün yazdığım yazıda da söylediğim gibi “ben başkasından satın almam” artık benim için doğru değil. Enteresan bakış açımla herkes her şeyi bir güzel de satın alıyor, sonra da kendisine aitmiş gibi hayatına uyumlandırmaya çalışıyor...

Geçtiğimiz gün oğlum beni uyandırıncaya kadar da bunun ciddiyetini kavrayamamıştım. Çocukların bizden daha olgun davrandıkları kesin. Kırılma, küsme, incitme, sevme, sevmeme, seçme, seçmeme sürelerinin kısalığından da anlaşılacağı gibi yaşantıları beklentiler, ilerisi gerisi üzerine oturmuyor. Her şey seçtiği zaman dilimiyle. “O bana oyuncağı vermedi!...” ağlaması ya da sızlanması en fazla 5-10 dakika. Sonra ne mi oluyor? Her şey kaldığı yerden devam ediyor hem de geçmiş unutularak.

Onların bize verdiği o kadar çok ders var ki aslında görmek istediğimiz zaman. Almaya gönüllü olduğumuz zaman. Oğlum bana bunu kanıtladı. Başkalarından aldığım bir gerçeklikle aylardır oğlumun üzüldüğünü, kendisine haksızlık ettiğimizi düşündüğünü, onun adına bizim verdiğimiz kararı sorguladım durdum. Bunu yaparken de üzüldüm tabi. Çünkü dedim ya; başkalarından bir güzel bu duyguları satın almıştım. Hem de verdiğim kararla ilgili tek bir çekincem olmadığı halde!

Günlerce neden sorguladım, hele bir de beklemediğin, değer verdiklerinden gelince iyice anlamsızlaşıyor bu durum. Oturmuyor bir yere. Çünkü gerçekte incinen sen değilsin, daha altı yaşında bir çocuk... Epey üzüldüğüm bir dönem geçti gitti, oğlumun, yaşamın ve kendi deneyimlerimiz adına da önemli, hayatta bir kez oluyor. Tekrarı olmayan bir süreç...

Gerçek bir karmaşa, o kadar yöntem falan, devreye sokuyorum yok, zihin bir kere devreye girdi mi kolay kolay gitmez de oradan. Ondan sonra çırpın dur. Anlamaya, anlamlandırmaya çalış. Cevaplar zaten tıkalı. Kendi içinde, kendini yiyip bitirirsin. Kaldı ki cevap da istemiyorum, bir sürü bahane sıralanacak. Önemi olan “yalan” acısı... Gitmiyor, acıtıyor da... Sıkışıp kalmıştım.

Taaa ki oğlum, yaşadığı bir andan sonra bunu bana anlatırken... “Anne biliyor musun anlattım ama bunu aslında konuşmak istemiyorum. Bu beni üzüyor; ama biliyor musun benim için o kadar da önemli değil!”

Karşımda duran altı (pardon artık 7 olduJ ) yaşındaki ufaklık, dersini vermişti bana. “Benim için o kadar da önemli değil!” Ve işin güzeli gerçekten önemsemediğini anladığımdaki mutluluğumdu.

İstemsizce onun aslında yaşamasını istemediğim “yarışma hissi”nden kolaylıkla sıyrılmasına yol açmıştı bu deneyim. Hem de ben anlatmadan, üstüne herhangi bir bilgi vermeden, zorlamadan, öylece kendiliğinden bunun ne kadar anlamsız olduğunu kavrayabilmişti. İstemsizce kendini içinde bulunduğu bu durumdan yine kendi çabasıyla çıkmıştı. Hem de bana güzel bir ders vererek J Bundan sonraki yaşamında da böylesi seçimlerin sahibi olabilmesi, kendi kimliğiyle hayallerine ulaşabilmesi için başka neler mümkün?

Çocuklara aşılanan rekabet duygusu, daha minicik yüreklerindeki kocaman hayallerini durduruyor. Her çocuk büyüyecek, yürüyecek, okuyacak, yazacak... Bedenlerinin kuralı bu zaten. Ben onlara, onların incinmesine yüreklerine daha şimdiden “arkadaşını geçmelisin” duygusunun yerleşmesine de kıyamıyorum. Bireysel olarak her biri bu sonsuz seçeneklerin içerisinde bir yerlere gelecek, buna neşe, mutluluk ve kendi olarak ulaşabilmeleri için neler mümkün?

Bugün buna ulaşabilmek adına anlattım bunları sana, yiyip bitirme kendini. Bu anlamda duyguların,  düşüncelerin, üzüntülerin, sevinçlerin, başarıların, kaygıların hepsi sensin; senin seçimlerin...

Bu noktada açığa çıkan, yaşanan ne varsa senin seçimlerinle şekillendi. Bir diğer rol sana sadece olanı göstermekte; senin görmediğini sana sunmakta. Alıp kabul edebilir ya da yoluna devam edebilirsin. Burada doğru yanlış da yok. Hepsi senin seçimlerinle örülüyor. Miniklerimizin hayatları da. Burada da doğru yanlış yok. İçine kendine nasıl iyi gelirse? Satın almayın onların hayatları adına, bırakın kendiliğinden aksın; neşeyle, mutlulukla...


Share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Çok Değerli..

SYMRNAİZ BÜTÜN HAKLARI SAKLIDIR. ©2014

TASARIM-GULTASARİM