16 Aralık 2014 Salı

Zamanım yetmiyoooor….

Yoğunlaşan bir trafik oluştu hayatımda. Birbirinden farklı işler güçler bir araya toplanmaya başladı. Birkaç sene öncesinde de böylesi karmaşık durumlar içerisinde kalırdım. Zamanı yönetemez, yetişemezdim.

Ver elini panik... Nolcak? Nasıl olcak? Yetişmeyecek?

Zaten bir karmaşa içerisinde sıkışmış olan beden bu kez, farklı algıladığı başka bir ikaz durumuyla çılgına dönerdi. Şimdilerde gülerek hatırladığım böyle çok panik anları yaşamışımdır.

“Zamanı kontrol etmek” deriz hep buna... Oysa zamanı ve zamansızlığı da yaratan ve bunu seçen de sensin desem...

Hayata karmaşayı davet edip, zamansızlık içerisinde yapman gerekenlerden kendini uzak tutuyor olabilirsin ya da yoğun görünme çabası içerisinde bedenin daha fazla yük değil de dinginlik istiyordur.

“İyi de bu kadar koşuşturma, yoğunum ben yoğun....” dediğini duyar gibiyim. Bil ki hepimizin hayatı bir koşuşturma. Arada verdiğin duraksamalarsa hayatından kendine hediye ettiklerin.



Peki bu sonuca beni asıl ulaştıran ne? Kendime hediyelerim. Yaklaşık bir-iki senedir, devam eden her türlü rolüme ek bir “ben” ekledim. İş yaşamımdaki, özel hayatımdaki, arkadaşlarımla olan ilişkimdeki, çocuğumla olan ilişkimdeki  her bir ben’e bir ben daha. Bu kendinden yeni bir şey çıkartmak falan değil, bu kendinde olanı açığa çıkartmak. Bastırdığını salmak yeniden hayata. Olduğun gibi olmak...

Bu devam ederken, kendimi biraz geri çektim. Herkesten ve her şeyden... Bu bir tür kendinle kalmak, kendini dinlemek. İnziva falan değil de, yaşam alanını iyice daraltmak. Yaklaşık bir sene olabildiğince kendimle kalarak yaşamımı tarttım. Yaptıklarım yapamadıklarım, ulaştıklarım, hedeflediklerim tüm yaşamımı ele aldım. Bir iki cümleyle özetlediğim kadar kolay değil bu anlattığım, kendini eleştirme düzeyinde hatalarını görmek adına çalışmalar yaptım.

Bu süre boyunca hayatımda çok az insanla -ki çoğu da ailem- kalmayı seçtim. Uzaklaştıklarım oldu, gerçek arkadaşlıkların zaman mekan kavramı yoktur; çoğu kaldığı yerden devam ediyor. Başkalarının benim üzerimde bıraktığı izlerden uzaklaşmak istedim. Gerçekten kendinle olmaya başladığında bu izlerden de yavaş yavaş kurtuluyorsun; ben hiç kimseninkini almam üzerime demeyin... Yaptığım çalışmalarda en fazla temizliğin olduğu süreç başkalarından satın aldığım, bana ait olmayan duygu ve düşüncelerdi... Birbirimizle sürekli etkileşim halindeyken farkında olmadan satın alıyoruz onları, bilinçli olarak değil. 

Bunu sana anlatma nedenime gelince? Herkes yaşamında böylesi seçimleri yapmak zorunda değil, benimki gerçekten gönüllüydü. Yaşamımı dönüştürmek adına verdiğim bir karardı. Benim sorumdu... Yanıtlarsa hala gelmeye devam ediyor. Daha önce de anlattığım gibi ben sonuca odaklanmıyorum artık. Keyfini çıkartmak, yaptığımla neşelenmek; sonuca geldiğimde olacak sürprizi keyfiyle yaşamak...

Şimdi sen kendince karar ver; gerçekte zamanın mı yetmiyor yoksa yaptığından keyif alma noktasında ruhun mu uyarıyor?  


Bedeninin ve ruhunun aslında sana göstermek istediği ne?

Share

1 yorum:

  1. ulaşacağımız sonuca odaklanmak yerine, gittiğimiz yola odaklanmak ve yolumuzu sevmeli yani.. başka neler mümkün? :)

    YanıtlaSil

Yorumlarınız Bizim İçin Çok Değerli..

SYMRNAİZ BÜTÜN HAKLARI SAKLIDIR. ©2014

TASARIM-GULTASARİM