Yaşamın hızlı ilerleyişinde kaptırıp
gidiveriyor akış. Uzun zaman yazmak gelmedi içimden. Politik olmayı seçmiyorum,
bir görüşüm var elbette. Bunun sınavları üzerinden giden yaşanamamış hayatların
eksildiği bir dünya yorgunluğu. Tarifsiz kalıyor kelimelerim yetmiyor. Daha
birey odaklı yazmak, hikayelerimin odağı aslında.
Gözlemek, gözlediğini aktarmak adına çıkıyor
benim cümlelerim galiba. Uzun zaman ara verdim içinden çıkılmaz sandığım
düğümlerimin arasında çırpınıyordum. Karar verme zamanı geldiğinde karasızlık
bir seçim değil, bahanelerin gerçekliği.
Bunlardan sıyrılıp kendin olabilmekse
dürüstlüğün ilk adımı belki de. Yavaşça, sakince, dengede kalarak kararlar
verme aşamasında ilerlerken. Dönüp duran hayatın içerisindeki rollerimi
sorguladım. Zor bir sürecin ötesinde, kendinle kalabilmenin; kendine
bakabilmenin, sorgulamanın, çıkışlar bulabilmenin sancısı sardı tüm bünyeyi.
Yok öyle denge “ha deyince” gelmiyor. Elbet
destek lazım. En büyük yalanlar kendine söylenenler, gerçekleri gösterecek
birileri elbet lazım. O zaman da devreye sevgili arkadaşım Ebru İnderesi Mutlugiriverdi yeniden. İnsan yaşamına değen her alanda bir başkasının yaşam desteği
var aslında. Kimi saniyelik girip çıkarken, kimisi de uzun vadede aralıklı
olarak yaşamlara değinip, dokunuyor.
Düğümlere takılı kalan yaşantıma yepyeni bir
çalışmayla girdi Ebru. “Elementlerin dansı”. Yaptığımız çalışmanın bende
bıraktığı izlerini tarif etmek adına başladım yazmaya yeniden. Artık zamanı
geldi diye düşünüyorum.
Böylesi çalışmaların ruhsal anlamda
katkılarının değeri tarifsiz. Seviyorum ben bu yöntemleri. İnsanları bambaşka
alanlarda daha önce hiç deneyimlemediği bir yaşamın sınırlarına ulaştırıyor.
Kendinle böylesine dürüstçe yüzleşebilmek zor olsa da, gerçekte var olanın
yeniden düzenlenmesi anlamında önem taşıyor. Yaşam sorgulama noktasında
deneyimlerin katkılarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Kendini görmek
insanı bir başka yönden aydınlatıyor. Tabi gerçek kendinle tanışmaya hazırsan.
Bir de
“bu dünyadaki en iyi insan benim. Benim dışımda herkes kötü, her şeyi de
onlar yapıyor” gibi düşünce kalıbı içerisinde sıkışmış bir yaşam
sürüyorsan. O zaman bu çalışmayı kesinlikle öneririm. Dürüstçe
karşına gelen “sen” bu dünyadaki dengeni de toparlamaya gönüllü zaten. Biraz
çaba da elbet senden gelecek.
Ben de çözülen düğümler anlamında süreç halen
tamamlanmadı. Bazı alanlarda ilerleme hızlı olurken, bazılarıyla ilgili aşmam,
toparlamam gereken dağınıklar halen mevcut. Onlar için de zaman gerekiyor. An
be an değişimin güzelliği kucaklıyor.
Yaşamda düğümler bizler onları hayatımıza
davet ettiğimiz müddetçe var elbette. Sonrası mı? Düğümleri tek tek keşfedip,
çözmeye başladığın anda seninle yola devam ediyor....
Fot : Teoman Murat Demiroğlu
içimizdeki düğümleri çözebilsek gerçek bene ulaşacağız... ama gerçek benle yüzleşmek hiç kolay değil...
YanıtlaSilben neredeyse iki sene olacak kendimle savaşıyorum içimdekilerle yüzleşmek çok zor... umarım siz düğümlerinizden çok çabuk kurtulursunuz.... istemek en önemlisi belki de.... sevgiyle...