Bugünlerde biraz ara vermiştim yazmaya. Onunla
bütün olduğumda akanın coşkusunu seviyorum. Kızgınlık ve gergin olduğum dönemde
de yazıyorum öyle olduğu gibi, geldiği gibi. O zaman tüm kızgınlık
dökülüveriyor satırlara. Onu yayınlamaya geldiğindeyse vazgeçiyorum.
Zira okuyana da o olumsuzluğu yansıtmak pek de
doğru gelmiyor. Her birimizin birbirini algıladığı, hisler ve duygularını bir
diğerine kolaylıkla taşıyabildiği düşünüldüğünde ben de yer alan bir
olumsuzluğu sizlere de aktarmak pek de doğru gelmiyor, seçmiyorum o yayınlarımı
paylaşmayı.

Sizin dışınızda gelişen her bir olay, basitçe
sizin dışınızda. Herkesin kendince doğruları; kendince biriktirdikleri ve
dolayısıyla kendince tanımladıklarıyla sınırlı. Bu ne demek? “Birine iyi
olduğunuzu ispat etmeyin” demek mesela. İnatla kanıtlamaya çabaladığınız bu
iknanın imkansızlığına işaret ediyorum.
Biri sizin için her hangi bir cümle sarf
ediyorsa bilin ki içerilerde bir yerde aslında göremediği kendini anlatıyor.
Bunu çoğu zaman kendimin de yaptığını fark ettiğimde açıldı dünyam. Ne gerek
vardı bir başkasını yerip durmaya. Enerjimi buna harcamaya... Ne yaptım? Ben de
kendimi özgür kılmaya çabaladım gönüllüce. Bunu dolaylı ya da doğrudan içinde
bulunduğum her alan için yapıyorum. Şunu kabul ediyorum ki kolay olmuyor zaman zaman. Savunmaya geçtiğim "hiç de bile ben böyle değilim" dediğim tonlarca an yakalıyorum :) Sonra kabul edip gerçeği bunu görmemi sağlayan aynama da teşekkür edip devam ediyorum yoluma. Bu anlamda karşımızda varlık bulan herkes aynı zamanda bizlerin yol göstericisi. Kızılan, sevilen, nefret edilen, aşık olunan...
Eğer bir kişi hayatınızda varlığını devam
ettirmeyi seçiyorsa zaten sizinledir. Yok istemiyorsa yollar açık bırakın
gitmesine gönüllü olun. Ya da olmadığınız, yapmadığınız biri gibi mi gözüktünüz
“elaleme”. Çok mu değerli bu tutunduğunuz? “Hayır” değil. Siz onu hayatınızda
tutma derdinde olduğunuz için önem arttırma durumundasınız. Bu durumu her
yarattığınızda kendinizden bir çizgi eksilttiğinizi de unutmayın.
Bazen düşünürüm herkes mi böyle? Gerçek olan
aslında herkes böyle beklentilerin tuğlalar olduğu yapıların içlerindeyiz. Bu
nedenle beklentiler yönlendiriyor her birimizi. Oysa onu ortadan kaldırdığında
geçmişle olan zorunluluk ilişkileri yerine gündelik yaşamda devam eden gerçek
ilişkiler olmaz mı?
Ben hayatın mucizelerine inanan biriyim. O
nedenle de birbiriyle aynı işi yapanların bile kazançlar elde edebileceğini,
kendini çoğaltabileceğine inanıyorum. Aynı işi yapıyor olmak, bir diğerinin
sizden daha iyi olduğu anlamına gelmez neticede her birimizin yetenekleri,
elinin hüneri, ruhunun yaratıcılığı kendine has. Ve mucizelerden biri de şu ki;
bir kişiyle bu anlamda yolunuz kesişecekse ne yaparsanız yapın o doğru an'da;
katkının en yüksek olduğu durumda sizinle olacak. Farkındalıkla bunu alıp kabul
ettiğim andan itibaren bana katkılarını yaşıyorum bu söylediğimin.
Bu küçük farkındalık hediyelerini de almadan
geçmeyin derim ;)
Ve unutmadan ekleyeyim, bahar geliyor; dünya bir yarım küresinde yeniden doğmaya hazırlanıyor. Bu heyecanı onunla paylaşmaya günde bir dakika ayırmaya ne dersiniz? Sadece onu dinlemeye gönüllü olun… Sizin için hazırlandı koskaca bir kış, şimdi rengarenk açacak her bir noktası; yeşerecek hınzırca… Onu her an fark etmeniz için türlü türlü numaralar yapacak. Lütfen görmeye çalışın sevgiyle… Ne dersiniz bu kadarını hakketmiyor mu?
Fotoğraflar: Teoman Murat Demiroğlu
Ben baharı karşılamaya gönüllüyüm...:)
YanıtlaSilO zaman çok az kaldı, tomurcuklar hazırlandı bile :)))
YanıtlaSilNe güzel fotoğraflar çok hoş bir yazı sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) sevgiler
SilGüzel bir yazı olmuş, içindekileri güzel yansıtmışsın....bende hayatımda kabullenmeyi seçenlerdenim....insanın elinde değil bazı şeyleri değiştiremiyoruz... her şey oluruna varıyor... baharı ve güzellikleri fark edip yaşamaya devam Hande :))) sevgiyle...
YanıtlaSilTeşekkür ederim Filiz Hanım :) Sevgiler...
Silelinize sağlık
YanıtlaSilbahar bizce en güzel mevsim
Onun neşeyle canlanması herkesi uyandırıyor :)
SilHer satırını okudum yazınızın. Gerçekten de çok doğru şeyler yazmışsınız. Şu an hayatım için tam da yapmaya çalıştığım durumlar bunlar. Sevvgiler..
YanıtlaSilGülşah Hanım bizler gönüllü olduktan sonra bunları başarabilmek çok da zor değil. Sevgiler...
SilBahar benim en sevdiğim mevsim. Mayıs ayında doğduğum için olsa gerek. Çok güzel yazmışsınız. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim... sevgiler
SilBüyüklerin tavsiye ettiği gibi,oluruna bırakmak.. Anlatım değeri çok yüksek bir yazı olmuş,kaleminize sağlık..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim…Sevgiler
SilHarika yazmışsınız ,kalemize sağlık :)
YanıtlaSilBahar gibisi yok :) Fotoğraflar da çok güzel :)
Sevgiler....
Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş,bahar mevsimini çok severim bu arada :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Ben de çok seviyorum baharı. Ne de güzel sergiler kendini doğa ana...Sevgiler...
SilBaharı kim sevmez ?
YanıtlaSil:) Sevgiler
Silbaharı bekliyoruz :)
YanıtlaSil