14 Ocak 2015 Çarşamba

Seçimler dünyası...

Anlatmaya çalışırken kaçırdığım alansal boşluklarım oluyor. Anlatmak istenilen tam anlamıyla akmıyor; tanımlanamıyor. Basitlik kaygısı ağır bastığında ya da anlaşılmayacak dürtüsü devreye girince karışıyor kelimeler. Gitmiyor ulaşılmak istenene. Zamanın birinde farklı bir yazış biçimi gelişti benim adıma. Ben ona “Sorularla Evrenim” diyorum. Ben soruyorum o anlatıyor bana. Sanki yüzyıllık birikmişlik, ağaçtan, topraktan, sudan, insandan, hayvandan kısaca her yerden dökülüveriyor gibi. Ben seviyorum bu aslında olmayanla sohbetimi. Göremediklerim görünür oluyor; fark edemediklerim fark ediliyor.

Hayalleri seviyorum ben, hayaller bir adım ötesi. Kendinle çıktığın zaman yolunca sana eşlik eden iticiler. Hayallerim sınırsız benim, öyle olunca bu delice gelmiyor mesela bana. Ya da bu tür bir delilik tercih sebebim oluveriyor. Fark ettim ki kaygılarla baskıladım onu. Durdurdum ne zamandır. Bugün az önce internette takip ettiğim bir sayfada eklenen yazıyı görünceye kadar... 

Sormak, sorgulamak bizlere ait. Birkaç gündür bu süreci yaşadım yalnız artık şunu biliyorum ki değişmesini istiyorsan, değiştirecek yolu da bulursun. Biliyorum ki bu yollar da bir tane değil. Denedikçe aktarıyorum. Ben bugün soran tarafta olup alacağım yanıtları paylaşmak yolunu seçiyorum.

Herkesin seçimlerinin olduğu bu coğrafyada birbirimizi incitmenin değerini merak ediyorum... Soruyorum... Kendine yapılmasını asla onaylamayacağın pek çok davranışı bir başkasına yapma cüretini soruyorum mesela bugün.

Ağırlık altında kalmak gibi. Senin olan tarafla dengenin kurulamaması. Karşıyı ayrı görme, görürken uzaklaşma. Bir diğer olarak seçmek belki de. Kolaylaştırıcı yanı ispat etme; kendini, davranışın haklılığını, geçmişte tuttuğun kızgınlığın patlaması, aşırı sevme, beklentiler, geriye dönmeyen ilgi göstermeler  vs. milyarlarca sebep var. Sıralaması da yok bunun, kendiliğinden açığa çıkan, ilişkileri kopma düzeyine getiren bir gürültü örneği. İletişimin sıfır noktası. Anlamsızlığın tanımı.

Basit anlaşma prensiplerinin ortadan yok oluşu da denilebilir. Küçük ölçekte zararı sadece duygusal boyutta kalırken; genele bakıldığında toplumsal olarak hissedilen acı, korku, endişenin büyük ölçekteki yansımaları. Toplumsal olan büyüklük geneli de etkileyen bir durum. Kızgınlık bir kişide değil; sayıca daha fazla mesela. Bunu genele vurduğunda açığa çıkan yük de öyle.

Taşıyıp sırtlayabiliyor musun? Zor...

Değiştirebiliyor musun? O da zor...

Burada atlanılan asla değişmeyecek olması ihtimalinden işleyen zihninin seni kandırması. Senelerdir değişmeyenin katılığının vücut bulması. Her bir değişkenin, benzer biçimlerde hayata katılıp sonra ayrılması. Yine bütünsel de genele yayılan olumsuz duygular.

Oysa böyle devam etmesi gerekmiyor ya da en azından kendince değiştirebileceklerin vardır elinde. Bir bakın etrafına olmasını istemediklerini (aklına ilk neler geliyorsa; mesela gereksiz uzayan olumsuz konuşmaları, gülümsemeni engelleyecek derecede çok çalışmayı, omuzlarına yüklenen yapman gereken işler listesini vs...) bir bir hafiflet hayatında; çıkartabildiklerin varsa, çıkart sana katkılarına teşekkür ederek...

Zorunluluktan bulunduğun ortamlar azaldığında hafiflersin. Soğuk havaya mı uyumlanamıyorsun izin ver bedenin uyumlasın seni. İzin vermek yaşamın akış noktası. Delip geçmeden, yara almadan akıp gitmesine izin ver.

Kendinden uzaklaştığını mı hissediyorsun? Kapa gözlerini bedeninde olduğunu hisset. Bu dünyadaki en büyük hediye olduğunu hatırlat kendine. Hediye ettiklerini düşün bir de. Sonra fark et; kendi olumsuzluklarını, yaydığın; etrafa sıçrattıklarını. Temizlemek de senin elinde. Bugüne kadar işe yaramayan binlerce kez denediklerin yerine farklı bir şeyi seç bugün kendin olmak adına. Bu illaki enerjisel çalışmalar olmak zorunda da değil. Sana özel olsun yeter.


Kendinde iyileştirdiğin yine sen olarak gelir unutma...

Share

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Çok Değerli..

SYMRNAİZ BÜTÜN HAKLARI SAKLIDIR. ©2014

TASARIM-GULTASARİM